"Ben bu heyecanı duymasam kendim zaten bana müsade diyecek kadar erdemliyim ve kendimi bilirim. O heyecandan daha fazla heyecanlıyım. Benim de kendime göre bazı hedeflerim var..." Bu sözler dördüncü defa Galatasaray'ın teknik direktörlüğüne getirilen
Fatih Terim'e ait.
Cuma günü resmi imza töreninin ardından
"1996'daki Fatih Terim'in heyecanıyla 2018'e girerken Fatih Terim'in heyecanı arasında ne farklar var" soruma bu şekilde cevap verdi Terim.
Galatasaray'ın
Ali Sami Yen ve
Metin Oktay'la beraber en büyük 3 efsanesinden biri olan
Fatih Terim, kendisinin de ifade ettiği gibi daha heyecanlı. Ama şunu da gördük ki hoca daha da hırslı... Kulüpten önce transferini
"Nerede kalmıştık" tivitini atmasından, bunu kızlarıyla beraber aylar öncesinde planlamasından, gece henüz anlaşmaya varmışken, sabah Florya'ya gelip direkt antrenmana çıkmasından, basın toplantısında üçüncü döneminde gönderilmesine vurgu yapmasından da anlamak mümkün...
Galatasaray'ın başında 16 kupa kazanmasına rağmen,
Türkiye Milli Takımı'nı 3 defa
Avrupa Şampiyonası'na götürmesine rağmen, Türkiye'ye futbolda ilk ve tek Avrupa kupasını getirmesine rağmen, 6 şampiyonluk yaşamasına rağmen, bunca başarıya rağmen hırslı ve hayallerim devam ediyor diyor, ben yapacağımı yaptım deyip köşesine çekilmiyor...
Gördüğümüz o ki Fatih hocanın ailesi de hırsına ortak... Peki
Fatih Terim ve ailesini hırslandıran neydi? Ben size anlatayayım...
İşte yukarıda yazdığım bunca başarıya rağmen, hocanın hocalığının sorgulanmasıydı, yıllarca kendisine hocam diyen kişilerin, kişisel hırslarıyla, yazılarıyla
"Ve kendi başarısızlığını bu gencecik çocuklara yüklemiş biriyle tekrar aynı ortamda bulunmanın verdiği ızdırabı tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok",
"Gururla istifa et" ifadelerini kullanmasıydı. İstifasının kabul edilmeyip, hemen ardından yolları ayırıyoruz denilmesiydi. Ve en önemlisi bırakın yıldız olmayı, iyi futbolcu olmasında büyük katkısı olan bir insanın, ailesinin içine soktuğu bir insanın başka cenahlarla bir olup kendisine karşı savaş açmasıydı..
Son 3 buçuk yılda yaşananlar, 64 yaşındaki Fatih Terim'i 43 yaşındaki Fatih Terim'den daha hırslı hale getirdi ve gelir gelmez de Şampiyonlar Ligi'ni işaret etti. 47'sinde
UEFA'yı kazanan Terim, 68'inde de Kupa 1'i kazanabilir mi; hayat neden olmasın...
TERİM SEVİNCİNİ ELEŞTİRENLERE CEVAP
Öncelikle şunu söyleyeyim: Ben yazılarımı yazarken de, basın toplantısında da, haber peşinde koşarken de yani kısacası mesleğimi icra ederken
"Küçük fanatik Burhan'ı" evde bırakıyorum merak etmeyin...
Hocanın milli takımdan aldığı maaşı mı tartışalım varım, hocanın kadro seçimlerini mi tartışalım varım, hocanın söylemlerini mi tartışalım varım, hocanın adının sık sık bir yerlere verilmesini mi tartışalım varım, Galatasaray'ın her olumsuz durumda
Fatih Terim'e koşmasını mı tartışalım varım çünkü ben gazeteciyim tartışırım.
Arda için
"6 ay oynamasa da ben onu alırım" ifadesini kullanıp en formda döneminde milli takıma çağırmayınca da eleştirdim; tabii süreç sonra bize her şeyin farklı olduğunu gösterdi; orası ayrı. Ama
Galatasaray taraftarının heyecanına laf ederseniz ve 11 yaşında Florya'da onu ilk defa yakından gördüğünde kalbi patlayacakmış gibi olan küçük Burhan'ı anlayamazsanız size
"Orada bir durun" derim...
Fatih Terim bu kulübün hem futbolcu hem teknik direktör efsanesi. 20 şampiyonluğun 6'sında imzası olan isim. Armadaki 4 yıldızın neredeyse yarısı Terim'a ait. Ve Galatasaray tarihinin en zor süreçlerinden birini geçirirken,
Fatih Terim'in gelişine heyecan duyanları eleştiriyorsunuz.
Aşkı anlayamanların bu durumu da anlayabileceğini sanmıyorum ama anlatacağım. Aşk menfaatsizdir, saf duygudur, her şey kalbe aittir, hiçbir karşılık, çıkar beklemez. Taraftarlar tuttukları takıma aşıktır, tuttukları takımdan hiçbir menfaat beklemezler, hiçbir çıkarları yoktur, bu tutku bir defa yakalandı mı asla geri gitmez... Ve
Galatasaray taraftarı da bu aşkı en coşkulu şekilde Fatih Terim'le yaşar. İşte bu yüzdendir bu kadar heyecan. Anlayamıyorsanız yapacak bir şey yok...
Michael Jackson hayranının
"MJ ölmedi, yarın sabah sizin evin önünde konser verecekmiş" haberini alması gibi bir şey...
TERİM NE DEMEK
Terim soyadı nereden geliyor;
Nebil Özgentürk'ün kitabından anlatayım:
"Dede Hasan Terim, çalışmaktan helak olmuş bir vaziyette bir gün nüfus memurunun karşısına çıkacaktı ve soyadı saptanacaktı. Adana'nın kavurucu sıcağıyla hayat kavgasındaki alın teri harman olacak. Memur bey de Hasan Usta'nın alnındaki, yanağındaki tere bakıp şaşıracak ve basacaktı soyadını, kayda geçecekti o soyadı: TERİM."