Rus Edebiyatının Mimarları Denilince Aklınıza Kimler Geliyor?

Rus Edebiyatının Mimarları Denilince Aklınıza Kimler Geliyor?
Yayın Tarihi: 5.11.2018 15:30:00
Yazar Tolstoy, Şair Puşkin... Liste tabii ki uzayabilir ancak ikisinin katkısı paha biçilemez. Her iki edebiyat devinin hayatında İstanbul’un yeri başka.

Şu günlerde İstanbul ile gizli kalmış tarihiyle ilgili kitap çalışması içerisindeyim. Fotoğraflarla süslü bu eseri hazırlarken özellikle Rus ve Ukraynalıların İstanbul’a olan bakış açılarını yansıtmaya çalışıyorum. İstanbul onlar için neden önemli? Fotoğraflarını çekerken, gözlerini kapatıp geçmişe çıkmalarını istiyorum. İstanbul’da neler hissettiklerini öğrenmeye çalışıyorum. Onların görüşlerini işte bu eserde tarihsel hikayelerle süslüyorum.



İşte Onlardan Biri Puşkin Ve Tolstoy

Batı’da İstanbul’a “Constantinople” derler ama biz Slav ırkı için İstanbul’un adı Çargrad’dır. Yani “Şehirlerin Çarı”...

Dini ve siyasi tarihimiz kadar edebi tarihimizde de İstanbul’un ayrı bir değeri vardır.

İşte onlardan biri Puşkin ve Tolstoy...

Ne şair Aleksandr Sergeyeviç Puşkin İstanbul’a geldi... Ne de ünlü yazar Lev Tolstoy. Ancak
İstanbul onların tarihinin başladığı kenttir. Şöyle ki:



Osmanlı’ya atanan ilk Rus büyükelçisi Kont Pyotr Andreyeviç Tolstoy, uzun süre İstanbul’da zorlu bir görev üstlendi. 1600’lü yılların sonlarında başlayan bu görevde Kont Tolstoy’un görebi, Osmanlı-Rus savaşlarının ortasında kaldı. Ancak asıl hikaye Kont Tolstoy’un Sultan 3’üncü Ahmet’in Muzıka-i Humayum’daki bir zenci köle çocuk ile başladı. Sıska, Afrikalı bu çocuğa acıyarak himayesine almak isteyen Kont Tolstoy, yasadışı bir iş yaptığının farkında değildi. Padişahın kölesini almanın bir cezası olduğunu düşünüp, çocuğu bir gemiye bindirip Saint Petersburg’a gönderdi. Çar Petro’ya bir mektupla gönderilen çocuk hemen sahiplenildi. Yakın dostu Çar Petro, zenci çocuğun vaftiz babası oldu ve ona Abram Petroviç Ganibal ismi konuldu.

Çar Büyük Petro, büyüyen Ganibal’i Fransa’ya askeri okula gönderdi. Döndüğünde General unvanı verildi ve Prens Ganibal adıyla anıldı. Rusya’nın ilk ve tek zenci prensi olarak tarihe geçti.

Kont Tolstoy ve Prens Ganibal’in çocukları oldu.

Çocuklarının da çocukları...

Yani torunları.

Kont’un torunu Lev Nikolayeviç Tolstoy, Rusya’nın ünlü yazarı oldu.

Prens Ganibal’in torunu Aleksandr Sergeyeviç Puşkin ise en ünlü şairi...

Yazar Tolstoy, Kırım Savaşı’nda Osmanlı’ya karşı topçu teğmen olarak savaştı.

Şair Puşkin ise ilk ve tek yurtdışı görevini Erzurum’a yaptı.

Puşkin’in ilk kitabı, “Büyük Petro’nun Arabı” yani dedesinin hikayesi oldu.

Son eserleri arasında ise “Erzurum Yolculuğu” dikkat çekiyor.

Puşkin, Rusya’dayke İstanbullu bir Rum kızına aşık oldu. Ona Türkçe şiirler yazdı.

İçinde İstanbul’da vardı...

“Şimdi İstanbul’u öyür kafirler;

Demir pencelerle, bir zaman geler

Yatmış yılan gibi ezerler onu;

Bu olar elbetde kefletin sonu...

Üstünü çen duman almış İstanbul!

Qeflet uykusuna dalmış İstanbul!

İstanbul dönmüştür kurandan dinden:

El çekmiş o, Doğu’nun gerçeğinden

Batı hiyle kullanıb salmıştır saye,

İstanbul dalmıştır zövke-sefaye.”



 

PAYLAŞ

 
 
 
 



YAZARIN SON YAZILARI


TÜM YAZARLAR



YAZARIN EN ÇOK OKUNAN YAZILARI