Bir akşam spontane bir şekilde yolumun Kanlıca’ya düşmesiyle tanıştığım hatta daha öncesinde adını duymama rağmen gitmeye fırsat bulamadığım bir restoranı sizinle paylaşmak istiyorum. Biliyorum Kanlıca yoğurduyla meşhurdur, yolunuz oraya düşünce aklınıza ilk yoğurt gelecek ama dediklerime iyi kulak verin.
Mekan gerçekten çok hoş ve sıcak bir atmosfere sahip. Özellikle sıcak havalarda bahçesinin çok keyifli olacağını düşünüyorum.
Tabi bu mekanı yazma isteğimin nedeni bunlar değil. Açık konuşmam gerekirse, menüye bakarken “Köy tavuğundan çorbamızı mutlaka tadın” dediklerinde, “Köy tavuğu” kelimesinin sadece laf olsun diye söylendiğini düşündüm. Ancak çorbayı içtiğimde bugüne kadar içtiğim en güzel tavuk çorbasının hatta en doğru tavuk çorbasının o olduğunu gördüm. Buram buram tavuk kokusu, içinde gerçekten köy tavuğunun en lezzetli parçaları yer alıyordu. Sadece bu çorba için bile buraya gelebilirsiniz.
İkinci Bahar’ın lezzet deryası tabi ki çorbayla sınırlı değil. Odun ateşinde pişirdikleri birkaç yemeği tatma fırsatına eriştim. Harika bir iç pilav ile servis ettikleri kuzu tandır, İstanbul’da rahatlıkla ilk 3’e girecektir. Yaklaşık 3 saat doğal ve taze sebzeleriyle baharatlarıyla pişen ve Balıkesir’den gelen et, mekanın en çok tercih edilen yemeklerinden.
İstanbul’da iyi İskender yapan yer bulmak zorlaşmışken, oldukça kaliteli ve gerçekten özenle hazırladıkları bir İskender de menülerinde var. Etin en yumuşak kısmı bonfileden hazırladıkları iskenderin alt kısmını oluşturan pideler kendi fırınlarından çıkıyor ve iskendere 1 puan daha fazla vermenize neden oluyor. Bunlar dışında başka bir yemeği tatma şansım olmadı. Ancak mutfakları oldukça çeşitli. Fırınlarında lahmacun, pide ve birçok kebap mevcut. Yemekten sonra tatlı olarak sufle denemeyi tercih ettim. Sufle normal standart diyebileceğimiz lezzetteydi. Ancak menülerinde denemeye değer daha başka tatlar var.