Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından, her yıl 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü’nde, nüfusun önemli konularını ele alan bir tema belirlenmekte ve bu temaya ilişkin farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Dünya Nüfus Günü 1987'den bu yana her yıl 11 Temmuz tarihinde kutlanmaktadır. Bir ülkedeki nüfusun sosyal, demografik ve ekonomik niteliklerine ilişkin bilgi derlemesini sağlayan nüfus kayıtlarından elde edilen istatistikler, toplumun ihtiyaçlarını karşılama ve hayatlarını daha iyi hale getirmeye yönelik politika ve planların oluşturulmasında en önemli unsurdur. Nüfus dinamiklerini oluşturan yaş dağılımı, doğurganlık ve ölüm oranları, göç rakamları gibi verilerin; insani, sosyal ve ekonomik kalkınma üzerindeki etkileri tartışılmazdır.
11 Temmuz günü dünyanın dört bir yanında Dünya Nüfus Günü olarak kutlanırken, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) acil durumlarda kırılgan nüfus gruplarına yatırım yapılması çağrısında bulunuyor.
Bugün, dünyanın çoğu bölgesinde afetler ve çatışmalar nedeniyle zorla evlerinden edilmiş olan 50 milyonun üzerinde insan var. Bu grubun dörtte üçten fazlasını kadın, çocuk ve gençler oluşturuyor. Kriz durumlarında, kadınların ve kız çocuklarının istismar, cinsel sömürü ve şiddete maruz kalma, zorla evlendirilme, üreme sağlığıyla ilişkili hastalıklara yakalanma veya yeterli koruma olmamasından ve ihtiyaçlarını giderecek yardımları alamamalarından dolayı ölüm riski çok daha yüksektir.
Verdiği beyanda, UNFPA İcra Direktörü Dr. Babatunde Osotimehin konuyla ilgili olarak “Kriz vurduğunda, insani yardım hızla ulaştırılmalı ve durumdan etkilenen grupların ihtiyaçlarına göre uyarlanabilmelidir. Kadınlar ve gençler özellikle kendilerini hedefleyen yardımlara ihtiyaç duyuyor ve yardımlar acil durumun başından sonuna kadar devam etmelidir” dedi.
Uzayan kriz durumlarında ve toparlanmanın erken gerçekleştiği birçok bağlamda, temel ve kapsayıcı acil kadın sağlığı ve aile planlaması hizmetlerine erişim imkanı olmamaktadır. Cinsiyete bağlı şiddet mağdurlarının tedavisine yönelik hizmetler ya hiç yoktur ya da çok azdır. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların tedavisi ve önlenmesi için yapılanlar ise sınırlıdır. Bunların yanı sıra, hizmet sağlayıcıların çoğu kriz durumlarında cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkında eğitimli değildir. Bunlar göz önüne alındığında, dünyanın en yüksek anne ölüm oranlarına sahip on ülkeden sekizinin aynı zamanda çatışmalardan etkilenen, can güvenliğinin olmadığı ülkeler olması tesadüf değildir.