Ülkemizde her yıl, akademik eczacılık eğitiminin başladığı 14 Mayıs tarihi, Eczacılık Günü olarak kutlanmaktadır. İnsanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan eczacılık, ülkemizde olduğu gibi dünyada da önemli meslek gruplarından biridir. Eczacılık, her şeyden önce, insan sağlığını ve dolayısıyla toplum sağlığını merkeze alan, en önemli değerleri kendisinin ve çalışanlarının emeği ile hastalarıyla arasındaki organik bağı olan bir meslektir.
Eczacılığın Kökeni
Tıp ve eczacılığın kökenleri hakkında elde hiç bir kesin bilgi bulunmamaktadır. Tarihten önceki dönemlerde yaşamış olan topluluklardan kalan bazı kalıntılar ve bilhassa zamanımızda yaşayan bazı ilkel toplulukların yaşayış ve davranışlarından yararlanarak bazı sonuçlara varmakta isek de, bunların ne ölçüde doğru olduğunu saptamak olanağına sahip değiliz.. Belkide ilk insanlar bizim tahminlerimizden çok başka bir yaşayış şekline sahiptiler. Bununla beraber hastalığın en az insanlık kadar eski olduğunu kabul etmekte hiç bir sakınca bulunmamaktadır. Bazı hayvan kemik fosillerinden görülen belirtilere göre, hastalıklar ve hastalık amilleri insandan önce dünyada bulunuyordu. Bu nedenle çok eski çağlarda da, insanların hastalıklar ile savaşta bazı yöntemlerinin bulunduğunu kabul etmek gerekir. Bu dönemlerde de bazı şahısların diğerlerini iyi etmek için gayret sarfettikleri düşünülebilir. Bu ilk iyileştiricilerin “Büyücü” (Afsuncu) ler olduğu sanılmaktadır.Bunlar, hasta kişiyi iyileştirmek için yanlız “Büyü” (sihir) den yararlanıyorlardı, ve hiç bir maddi (İlaç) kullanmıyorlardı. Bu nedenle bu ilkel dönemlerde, eczacı veya ezcacılıktan söz edilemez.
İlaçlar ile ilgili en eski bilgiler milattan 3000 yıl kadar önce yazıldığı saptanmış olan Sümer tabletlerinde bulunur. Daha sonraları, Mısır Papirüslerinde, Çin, Hint, Arap ve Acem yazmalarında bu konuda geniş bilgi vardır.