1921 yılında insülini bularak diabet hastası milyonlarca hastanın tedavisini mümkün kılan Fredrick Bantig'in doğum yıl dönümü anısına, her yıl 14 Kasım'da Dünya Diyabet Günü düzenlenerek, çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.
Diyabet, ülkemizde görülme sıklığı giderek artan, ciddi organ kayıplarına yol açan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilen kronik bir hastalıktır. Diyabetli bireylerin yaşam kalitelerinin arttırılması, beslenme, egzersiz, tıbbi tedavi ve eğitimden oluşan dört temel faktörde mümkün olmaktadır.
Diyabet hastalığını önlemek, onu kontrol altına almanın ilk adımıdır. Ülkemizde önemli oranda hastalık yükü oluşturan bulaşıcı olmayan hastalıklar arasında diyabet ve komplikasyonları önemli bir yer tutmakta olup; müdahale edilmezse değişen yaşam tarzları sebebiyle bu yükün yakın gelecekte hızla artması beklenmektedir.
Yaşam tarzı değişiklikleri ile 2040 yılına kadar 160 milyon diyabetin geciktirebileceği veya önlenebileceği öngörülmektedir. Birçok ülkede sağlıksız beslenme ve fiziksel olarak aktif olmayan yaşam tarzı, çocuk ve gençlerde de tip 2 diyabet görülme riskini küresel halk sağlığı sorunu haline getirmektedir. Küresel sağlık harcamalarının %12’si, yetişkin diyabetli bireyler için harcanmaktadır.
Diyabet hastalığı, vücudumuzda insülin hormonunun hiç üretilememesi veya vücudun ihtiyacını karşılayacak kadar üretilememesi, ya da üretilen insülinin yeterince etki gösterememesine bağlı olarak ortaya çıkar. Diyabet kronik bir hastalık olup hayat boyu tedavi gerektirir.
En basit teşhis bir damla kan ile yapılabilen açlık kan şekeri ölçümüdür.
Özellikle ailesinde diyabet öyküsü olan, hareketsiz yaşayan, sağlıksız beslenen ve vücut ağırlığı fazla olan kişiler diyabet hastalığı açısından risk grubunu oluşturmaktadır. Hastalığın belirtileri; sık idrara çıkma, ağırlık kaybı, halsizlik ve aşırı susama hissidir.
2015 yılında 415 milyon yetişkin diyabetli sayısının 2040 yılında 642 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir. Buna göre 2040 yılında her 10 yetişkinden birinin diyabetli olacağı tahmin edilmektedir.
Diyabetli her iki kişiden birinin tanı almadığı bilinmektedir. Bu durum kişileri sakatlık ve erken ölüme neden olan komplikasyonlara karşı elverişli hale getirmektedir. Diyabette tanının gecikmesi demek, tip 2 diyabetli bireylerin komplikasyonlardan en az biri ile karşılaşması anlamına gelir.
Birçok ülkede diyabet körlük, kalp damar hastalıkları, böbrek yetmezliği ve alt ekstremite(ayak-bacak) ampütasyonunun(kayıp) en önemli nedenidir. Optimal sağlığı sağlamak için diyabetin etkin yönetiminde en önemli nokta; diyabet komplikasyonlarının taranmasıdır. Hastalıktan korunmak için; hareketimizi arttırmak, spor yapmak, sağlıklı beslenmek ve hastalığa dair belirtiler görüldüğünde sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmektedir.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunu hale gelen diyabetin önlenmesi ve kontrolü amacıyla Bakanlığımızca “Türkiye Diyabet Programı” yürütülmektedir. Bu kapsamda diyabet hakkında farkındalığın arttırılması ve öneminin vurgulanması amacıyla her yıl olduğu gibi bu yıl da 14 Kasım “Diyabet Günü” etkinlikleri İlimizde de Uluslararası Diyabet Federasyonunun belirlediği slogan “Diyabette Gözler” ile, tema olarak ise diyabetin erken tanısı için taramanın önemi ve erken tanı ile komplikasyon risklerini azaltmaktır” ile gerçekleştirilecektir.
Unutulmamalıdır ki; hastalıktan korunmanın en önemli şartı, hastalık hakkında bilgi sahibi olmaktır.