Gürcistan, son haftalarda artan siyasi gerilimlerin merkez üssü haline geldi. Ülkede özellikle muhalefet partileri tarafından yönetilen protestolar, hükümetin dış politika kararlarına tepki olarak ortaya çıktı. Bu gösteriler, sadece yerel dinamikleri değil, aynı zamanda uluslararası alanda da dikkat çekiyor. Özellikle Avrupa Birliği (AB) destekli sivil toplum kuruluşları (STK), bu protestoların odağında yer alıyor.
AB'nin finanse ettiği bazı STK'lar, demokratik katılım ve sivil aktivizm yoluyla ülkedeki siyasi süreçlere aktif olarak katılıyor. Ancak bu durum, STK'ların ülke içindeki siyasi istikrar üzerinde de baskı oluşturabileceği eleştirilerine neden oluyor. STK'lar, bazı çevreler tarafından dış güçlerin ülke politikalarına müdahale aracı olarak görülüyor ve bu durum, toplumsal tensionların daha da artmasına zemin hazırlıyor.
Muhalefetin sürekli olarak artan baskıları ve hükümetin sert müdahaleleri, gösterilerin şiddete dönüşme riskini beraberinde getiriyor. Sokaklarda yaşanan çatışmalar, hem yerel halkın günlük yaşamını olumsuz etkiliyor hem de Gürcistan'ın uluslararası imajına zarar verebiliyor.
Gösteriler sürerken, AB destekli STK'ların bu süreçteki rolleri ve etkileri daha fazla sorgulanıyor. Hükümet ise bu STK'lar üzerinde daha fazla denetim sağlamak amacıyla yeni yasal düzenlemeler getirme peşinde. Bu düzenlemeler, STK'ların bağımsızlığını ve işleyişini direkt olarak etkileyebilir, dolayısıyla yasal mücadeleler de kaçınılmaz görünüyor.